Küçük Prens - Le Petit Prince

yollayan tutbenidüşmeden on Mayıs 27, 2009

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/f/f5/Kucukprens.jpg
(Saint-Exupéry'nin çizimiyle Küçük Prens)


''Eğer insan bir çiçeği seviyorsa ve milyonlarca yıldızın üzerinde bu çiçekten yalnızca bir tanecik varsa, yıldızlara uzaktan bakmak bile bu insanı mutlu etmeye yeter. Çünkü insan kendi kendine 'işte benim çiçeğim oralarda bir yerde' diyebilir.''

Küçük Prens Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry'nin en ünlü romanıdır. Konusu şöyledir: çöle düşen uçağını tamir etmeye çalışırken "düşler" görmeye başlayan ve başka gezegenden gelen küçük bir çocukla, “Küçük Prens” ile karşılaşan bir pilotun hikâyesini anlatır.

....

“Küçük Prens”in anlatıcısı pilotun aslında Saint- Exupéry’nin kendi olduğu masalımsı öyküde uçağı Sahra çölüne düşen pilotun, çölde adeta bir serap olarak gördüğü “Küçük Prens”, yazarın tüm yaşamı boyunca savaş yüzünden yok olan in-san-lı-ğa ve etik değerlere karşı duyduğu umutsuzluğun bir yansıması olarak belirir. II.Dünya Savaşı’nın yarattığı inançsızlığa ve yol açtığı tahribata karşı koyabilmek, belki de kendi çöl uçuşları sırasında gerçekleşen kaza sonucu ihtiyacı olan umudu bulmak ve tüm in-san-lı-ğa, savaşın yarattığı yıkımları göstermek için yazdığı bir kitaptır.
....





Çocukların dünyasından büyüklere uzanan Antoine de Saint-Exupery'nin ''Küçük Prens'' kitabını biz büyükler onun için yüzümüzde gülümsemeler ve ince bir hüzünle okuyoruz sanırım.

''Senin oradaki insanlar, dedi Küçük Prens, bir bahçenin içinde binlerce gül yetiştiriyorlar ama yine de aradıklarını bulamıyorlar. Aslında aradıkları tek bir gülde, ya da bir damla suda bulunabilir. Ama kördür gözler. İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçekleri görebilir.''

J'attendrai le suivant...

yollayan tutbenidüşmeden on

V. Hugo

yollayan tutbenidüşmeden on

Fichier:Victor Hugo.jpg

"Ormanda uyuyan göllerde olduğu gibi İki şeyle doludur insanın kalbi: Gökyüzü ve onun bulutları, ışıkları, Türlü renklerle boyar kıpır kıpır suları, Ve çamur, derin karanlık, uyuşuk, kasvetli, Kirli sürüngenlerin sinsice gezindiği.."


V. Hugo

Albert Einstein

yollayan tutbenidüşmeden on

http://www.mlahanas.de/Physics/Bios/images/AlbertEinstein.jpg


"üçüncü dünya savaşında hangi silahlar kullanılacak bilmiyorum, ama dördüncüsü taş ve sopa ile yapılacak.."


Albert Einstein

Uyumsuz Adam

yollayan tutbenidüşmeden on Mayıs 26, 2009









Yönetmen : Jens Lien
Senaryo : Per Schreiner
Oyuncular :
Trond Fausa Aurvaag, Petronella Barker, Per Schaaning, Birgitte Larsen, Johannes Joner, Ellen Horn, Anders T. Andersen
Türü : Komedi, Drama, Gizem
Yapımcı Firma : Sandrew Metronome Norge A/S, The Icelandic Filmcompany, Tordenfilm AS
Yapım Yılı : 2006
Ülkesi :
Norveç, İzlanda
Süresi : 95 dakikas,

Son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biri... Konusu ise şöyle: Andreas oraya nasıl geldiğini anımsamadığı bir kente gelir. Bir işi, bir evi ve hatta bir eşi olur. Görünürde hayatında hiçbir eksik yoktur, ancak çok geçmeden Andreas bu durumda bir tuhaflık olduğunu anlar.
Etrafındaki insanlar hiçbir duyguya sahip değillermiş gibi davranmakta ve sadece önemsiz konular hakkında konuşmaktadırlar. Kentte düzeni sağlamakla görevli bekçiler ise uyum sağlayamadığını farkettikleri Andreas’ı giderek daha sıkı bir gözetim altında tutmaya başlarlar.
Andreas kentten kaçmayı dener, fakat bir süre sonra bunun mümkün olmadığını farkeder. Kendisiyle aynı düşüncelere sahip Hugo’yla tanışır. Hugo evindeki duvarda içinden çok güzel bir müzik sesi gelen bir çatlak bulmuştur. Bu çatlağın “diğer tarafa” bir geçiş yolu olup olmadığını merak ederler ve bir kaçış planı yaparlar.
Yönetmen Jens Lien’in “Uyumsuz Adam’ı özel kılan, duygulardan yoksun bir toplum düşüncesini dışa vurma biçimidir. Bana göre bu film, birşeylerini yitirmiş bir toplumu resmediyor. Her şeyin tıkır tıkır işlediği, ama duyguların olmadığı, yaşarken unutulup gittiği bir yer. Uyumsuz Adam bir kâbusun stilize ve saçma bir resmidir. Gündelik yaşamın içinde geçen bir korku filmidir.” şeklinde nitelendirdiği film Cannes Film Festivali’nde “ACID Ödülü” ve Norveç Amanda Ödülleri’nde ise “En İyi Yönetmen”, “En İyi Erkek Oyuncu” ve “En İyi Senaryo” dallarında ödüller almıştır.


SOSYALİZMİN ALFABESİ

yollayan tutbenidüşmeden on Mayıs 22, 2009

http://static.ideefixe.com/images/29/29264_2.jpg


içindekiler:
KAPİTALİZMİN SOSYALİST AÇIDAN TAHLİLİ Sİnİf Mücadelesi Artİ-Değer Sermaye Birikimi TEKEL Gelir Dağİlİmİ Bunalİm ve Depresyon EMPERYALİZM VE SAVAş DEVLET
KAPİTALİZMİN SOSYALİSTÇE SUÇLANMASI
Kapitalizm Verimsiz ve Müsriftir

Kapitalizm Akla Aykİrİdİr
Kapitalizm Adaletsizdir
Kapitalizm Ömrünü Tüketmiştir
DEğİşMEYİ SAVUNANLAR Ütopyacİ Sosyalistler
KARL MARX VE FREDRICH ENGELS
SOSYALiZM Sosyalist Planlİ Ekonomi
SOSYALİZM ÜZERİNE SORULAR Ekonomik sistemimiz kapitalistler olmaksİzİn işleyebilir mi?
İnsanlar kâr teşviki olmadan da çalİşİrlar mİ? SOSYALİST TOPLUMDA HERKES AYNI ÜCRETİ Mİ ALIR? SOSYALİZM İLE KOMÜNİZM ARASINDAKİ FARK NEDİR? SOSYALİZM, HALKIN ÖZEL MÜLKİYETİNİ ELİNDEN ALMAK MI DEMEKTİR? Sosyalistler sİnİf savaşİ öğütlemezler mi?
Amerika Birleşik Devletleri halkİ, Sovyetler Birliği halkİndan daha iyi durumda değil midir? Bu, kapitalizmin, sosyalizmdendaha iyi olduğunu kanİtlamaz mİ?
SOSYALİZM, ANTİ-AMERİKAN DEğİL MİDİR? "İnsan tabiatİnİ değiştiremeyeceğimize göre" SOSYALİZM OLANAKSIZ BİR şEY DEğİL MİDİR?
ÖZGÜRLÜK

iKTİDAR YOLU
SOSYALİZMİN HAYATIMIZDAKİ ETKİSİ NE OLACAKTIR?







önsözü:

AMERİKALILARIN çoğunun sosyalizm konusunda bildikleri tek şey, ondan hoşlanmadıklarıdır. Bunlar sosyalizmin, ya uygulanamaz olduğu için gülünç ya da şeytan işi olduğu için korkulacak bir şey olduğuna inandırılmışlardır. Bu durum, kaygı vericidir. Amerika Birleşik Devletleri'nde, şu günlerde, çok yaygın olan bu derece önemli bir konuyu, pek üstünkörü ve taraf tutucu görüşlere dayanarak, görmezlikten gelmek ya da suçlamak yanlıştır. Sosyalizm, dünya ölçüsünde bir harekettir. Ondan, bu ülkede nefret eden milyonlara karşılık, başka ülkelerde çok memnun olan milyonlar Bu kitapta sunulan bilgiler, Leo Huberman'm The Truth About Socialism adlı kitabından özetlenerek hazırlanmıştır. vardır. Şimdiye kadar hiç bir düşünce, bu kadar kısa zamanda, böylesine çok insanın hayalgücüne egemen olmamıştır.
Sosyalizm daha şimdiden 200.000.000 insanın yaşama biçimi olmuştur; bu, yeryüzünde yaşayanların altıda biri demektir. Daha 600.000.000 insanın yaşama biçimi olmaya doğru da hızla gitmektedir. Bu iki grup, birarada, dünya nüfusunun aşağı yukarı üçte birini oluşturur. Bu nedenle, sosyalizmin birçok Amerikalı için pis bir sözden öte bir şey sayılmaması acınacak bir durumdur, îyi olsun kötü olsun, onunla savaşılsın ya da ona ulaşılmaya çalışılsın, ilkin sosyalizmin iyice bilinmesi, anlaşılması gerekir. Kitabın ilk yarısında, ana çizgileriyle, kapitalizmin sosyalist ekonomi açısından tahlili yapılmış, özellikle Amerika Birleşik Devletlerinin bugünkü durumu gözönünde bulundurularak, kapitalizmin yapısı ve kusurları incelenmiştir. Kitabın ikinci yarısında –en büyük düşünürleriyle ve bunların öğrettikleriyle birlikte– sosyalizm teorisi ele alınmaktadır. Temel sosyalist öğretinin gelişmesinde en önemli ve etkili iki kişi, Karl Marx ve Friedrich Engels olmuşlardır. Günümüze kadar yaşayarak gelen ve bugün de her kıtada hareketin temel taşı olan –ve bu kitapçığın da temelini oluşturan– bu iki insanın sosyalizm anlayışıdır. Bir uyarıda bulunmak isterim: burada çizdiğimiz tablo, yalın ve katıdır. Bu, bazı okurları yıldıracak, bazılarını da öfkelendirecektir. Bunu olağan karşılamak gerekir. Bir insanın davranış ve inançlarına böylesine karşı çıkılması daima bir şok etkisi yapar. Bunun için aklı başında okur, sosyalist felsefe konusunda belirli bir sonuca varmadan önce, kitapçığın bütününü okumalıdır, Son olarak şu da unutulmamalı: bu küçük kitap, yalnızca sosyalizme bir giriş, sosyalizmin ana çizgilerini belirten bir taslaktır. Bu konudaki yazın çok geniştir; konuya ilgi duyan okur, bu alfabe ile yetinmemeli, konuyu lâyık olduğu derinlik ve genişlikle ele alan başka birçok yapıta el atmalıdır.

Satürn'den Görüntüler

yollayan tutbenidüşmeden on Mayıs 21, 2009

SATÜRN'DEN GÖRÜNTÜLER

POETİKA

yollayan tutbenidüşmeden on

Yaşadım da yoruldum, bir ağır-işçi gibi
Uyudum da uyandım, binlerce kişi gibi

Bana düşünmek vardı, payıma onu aldım
İşledim de işledim bir hüner-işi gibi

Horlandı, beğenildi; inandım, alınmadım
Yolun geleceğini çizdim, geçmişi gibi

Zor dönemler olmadı-değil, olsundu, oldu,
Ne koştum ne de durdum, kaçak gidişi gibi

Bu konuyu burada bırakıyorsam birden,
Olmasın diyedir bir şeyin bitişi gibi.

ÖZDEMİR ASAF

Direnişin hikayesi: 2000 UEFA kupası

yollayan tutbenidüşmeden on Mayıs 20, 2009

2000 Yılı UEFA kupası şampiyonluğu Galatasaray'ın ve ülke futbolunun direnişinin hikâyesidir. 2000 yılı UEFA kupasında 1999 sonbaharında Avrupa'da bahis şirketleri Galatasaray'ın UEFA kupasını alma ihtimalini 1/250 olarak hesaplamışlardı. Avrupa'nın dev kulüpleri arasında UEFA kupasını Galatasaray'ın kazanması onlara göre imkânsızdı. Hiç şans tanımadıkları Galatasaray onları yanılttı.

Futbolun sosyal ve ekonomik boyutunu da irdelersek çok daha farklı yönleri görülebilir. Kapitalizmin dünyaya oturttuğu sınıf düzenini futbolda da yer almaktadır. Real Madrid, Milan, Barcelona, Bayer Münih, Chelsea, İnter ve diğerleri. Futbol kulüpleri arasında Elit kulüpler olarak da adlandırabileceğimiz bu kulüpler, futbolcuları, bütçeleri, statları, gelirleri hatta seyircilerinin ekonomik profiliyle futbolun burjuvazi sınıfı konumunda yer alıyorlar. Aynı zamanda bu kulüpler gelişmiş ülkelerin takımları.

Gelişmemiş ülkelerin kulüplerindeyse durum daha farklı. Birçok kulüp elit kulüplerin bütçelerini rüyasında bile göremeyecek durumda. Peki, Türkiye'deki kulüplerin bu sınıflı sporda konumu ne? Tabii ki gelişmemiş ülke kategorisinde. Elit kulüplerin birkaç futbolcusunun değerinin bizdeki herhangi bir kulübün hemen tüm oyuncuları kadar olduğunu düşünürsek durum daha rahat anlaşılacaktır. (Sadece Ronaldinho, Ronaldo, Messi ve Kaka'nın değerleri 300 milyon Euro'ya yakın) Durum böyle olunca azgelişmiş bir ülke takımının elit kulüplere karşı başarılı olması imkânsız bir durum oluyor.

Avrupa kupalarının tarihine bakarsak çoğunlukla elit takımların kazandığını görürüz. Bu durumun bir istisnasını da 2000 yılında Galatasaray gerçekleştirdi. Galatasaray'ın maddi olanakları düşünüldüğünde bu kulüplere karşı başarılı olması imkânsız gibiydi. Galatasaray'ın 2000 yılında karşılaştığı ve yendiği takımlardan biri olan Milan'ın 90 bin kişilik San Siro'da, Galatasaray'ın ise 20 bin kişilik Ali Sami Yen'de maçlarını oynadığını düşünürsek aradaki bilet gelirlerinin farkı bize uçurumu gösterecektir. Fakat Galatasaray elit kulüplerle olan bu uçurma rağmen UEFA kupasını kazanmış ve elit kulüplere karşı bir direniş sergilemiştir.

Elit kulüplerin mantalitesi, belli bir bütçe ve pahalı oyuncularla takım kurmak üzerineyken; zaman zaman oyuncularının maaşlarını ödemekte zorlanan Galatasaray'da ise (elit kulüpler için pek anlamı olmayan) takım ruhu, arkadaşlık, inanç gibi kavramlar zaferin mimarı olmuştur.

Galatasaray'ın 2000 yılı UEFA Kupası şampiyonluğu en büyük yankıyı azgelişmiş ülkelerde yapmıştır. Özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika'da geniş etki bırakmıştır. Galatasaray azgelişmiş ülkelerde tanınan ve çok sevilen bir kulüp haline gelmiştir. Her yıl Şampiyonlar Ligi ve UEFA kupasını elit kulüpler almasına rağmen bu tarz etki yarattığını göremeyiz.

Galatasaray'ın UEFA kupası zaferi gelişmemiş ülke insanlarının burjuvaziye bir tepkisi olarak da değerlendirilebilir. Galatasaray'ın dünyada en sevildiği ve tanındığı ülkeler aynı zamanda çok da fakir ülkelerdir. Yaşanan sürecin bu zafere direniş kimliği kazandırdığını söylemek daha doğru olacaktır. Brezilya'nın fakir mahallerinde insanlar Galatasaray forması ile futbol oynuyorsa, Endonezya'da, Filipinlerde gece yarısı Galatasaray'ın maçları izleniyorsa, sadece futbol takımı destekleme yönünü değil, bu durumun sosyal ve ekonomik boyutunu da görmek gerekir. 2000 yılı UEFA şampiyonluğu elit kulüplere sadece futbol dersi vermekle kalmamış, ezilen ülke insanlarına da cesaret ve mücadele azmi kazandırmıştır.

Osman BULUGİL / Mavi defter

Otobüs

yollayan tutbenidüşmeden on




Tunç Okan'ın yazıp yönettiği bir film Otobüs


Sansürün yasakladığı ancak Danıştay kararıyla gösterim izni alan, mizah duygusu yüksek anlatımıyla bir göç filmi. 9 Türk işçinin para kazanmak adına kaçak yollarla, üstelik hurda bir otobüs ile Stockholm meydanındaki terk edilişleri, gördükleri karşısında yaşadıkları. Korku, şaşkınlık, ölüm ve tutuklanmalar...


IMDb profili

Bandista

yollayan tutbenidüşmeden on

Bandista---de-te-fabula-narratur

Bandista bir aralık, bu darlık bu basmakalıp, bu ayık kafayla esrik taklitleri, bu aramızda yaşayan katilleri teşhir etmek gerek dedi evde uyuklarken. Uyanmak gerek dedi önce kendi kendine, evde bir gitar çaldı manuş, klarnet aktı meyanlı, kaydırmalı, akordeon zaten doldurmuştu köşe bucak, vurmalılar hazırdı "marş"a, başladı ev'in hikâyesi, varyetesi söküp söküp yapmanın.

wWw.TayfaBandista.Org

Burayı tıklayarak şarkıları indirip dinleyebilirsiniz...

Pixar'dan kısa bir film.

yollayan tutbenidüşmeden on Mayıs 05, 2009