OĞULLARI ÖLEN ANALARA TÜRKÜ

yollayan tutbenidüşmeden on Mart 08, 2009

OĞULLARI ÖLEN ANALARA TÜRKÜ

Onlar ölmediler yok,
Ateş fitiller gibi:
Dimdik ayakta,
Barut ortasındalar!

Karıştı, bakır tenli
Çayır çimene
Karıştı
O canım hayalleri:
Zırhlı bir rüzgar
Perdesi gibi;
Bir set gibi:
Kızgın çehreli
Göğüs gibi:
Göğün görünmez göğsü gibi!

Analar, onlar ayakta
Buğday içindeler, onlar
Yücelerden yüce dururlar:
Dünyayı doruktan seyreden
Bir öğle güneşi gibi
Bir çan darbeleri gibi
Onlar
Ölmüş gövdeler arasında
Zaferi çekiçleyen bir ses gibi
Onlar,
Kara bir ses gibi.
Onlar,
Kara bir ses gibi.
Ey canevinden vurulmuş
Toz duman olmuş bacılar!
İnanın oğullarınıza
Kök oldu onlar
Sade kök:
Kan suratlı
Taşlar altında.
Karışmadı toprağa
Dağılmış kemikçileri
Ağızları ısırır hala
Kuru barutu
Ve demir bir okyanus gibi
Titreşirler hala
Ben ölmedim der
Yumrukları;
Yukarı kalkık yumrukları
Daha
Bunca yere düşmüşlerden
Yenilmez bir hayat doğar
Bir tek beden olur
Analar, bayraklar, çocuklar
Hayat gibi canlı tek bir beden;
Bir yüz bekler karanlıkları
Ölü gözleriyle
Kılıcı dopdolu
Dünya ümitlerinden.

Dursun,

Dursun yas esvaplarınız
Yığın derleyin
Gözyaşlarınızı;
Bir metal oluncaya kadar:
Bununla vuracağız
Gündüz gece
Bununla tüküreceğiz
Gündüz gece
Kin kapılarını
Kırıncaya kadar.

Oğullarınızı bilirdim
Unutmadım acılarınızı
Ölümleriyle nasıl kıvandıysam
Hayatlarıyla da öyleyimdir
Onların gülüşleridir:
Karanlık atölyeleri ışıtan
Her gün metroda, yanıbaşımda:
Onların ayak sesleridir,
Çın çın.
Akdeniz portakallarında
Güney ağları içinde
Yapılarda
Basımevi mürekkeplerinde;
Kalplerini tutuşur gördüm onların
Güçle, yangınla.

Ben de sizler gibiyim, analar
Benim kalbim de yas dolu, ölüm dolu
Gülüşlerinizi öldüren kanla
Serpilip gelişmiş;
Bir orman gibidir kalbim
Günlerin kahredici yalnızlığı
Uyanışın sisli öfkeleri
Girmiştir içine.

Susamış sırtlanları
Bitip tükenmez ürmeleriyle
Afrikadan gürleyen hayvan sesini;
Öfkeyi, iniltileri, hoşgörmeleri,
Bırakın, bir yana bırakın
Ölümün ve tasanın
Çemberinden geçmiş analar
Doğan ulu günün ortasına bakın:
Bu topraktan güler ölüleriniz.
Kalkık yumrukları titrer
Buğdayın üstünde
Bilesiniz.

PABLO NERUDA

1 dediki:

Adsız dedi ki...

Şiire şiir yazmak biraz garip olacak ama bende Ahmed Arif'in bir şiirini yazıyorum aşağıya,,,

Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğruna ölümlere gidip geldiğim,
Zulamdaki mahzun resim,
Haberin var mı?
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş,
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin...