Aki Kaurismäki

yollayan tutbenidüşmeden on Temmuz 09, 2009


Aki Kaurismäki

Aki Kaurismäki 1957 yılında Finlandiya’nın Orimatilla kentinde doğdu. Tampere Üniversitesi’nde gazetecilik okudu. Burada film derneklerinde çeşitli etkinliklere katıldı. Sinemaya, 1980′lerin başında ağabeyi Mika’nın filmlerinde oyunculuk ve senaryo yazarlığı yaparak adım attı. 1983′de Dostoyevski’nin romanından uyarladığı "Suç ve Ceza" ile ilk uzun metrajlı filmini çekti. Diğer edebiyat uyarlamaları arasında Shakespeare’in Hamlet’ini Helsinki sanayi bölgesinde geçen tuhaf olaylarla birleştirdiği "Hamlet Goes Business"i ve Puccini’nin La Boheme operası sayesinde meşhur olan "Bohemian Life" (1992) adlı romanı sayabiliriz.

Biçimsel ve tematik açıdan istikrarlı ve sistematik bir sinemacı olduğunu kanıtlamış olan Kaurismäki’nin yönetmenliğinin en önemli özellikleri, yalın ve disiplinli anlatımı, geleneklerin gücünün bilincinde olması ve çoğu zaman sertçe kullandığı kara mizahtır. Kaurismäki’nin, yaşamın kenarına itilmiş, yersiz yurtsuz karakterlerini sunuş biçimi, onları bu konuma iten toplumsal değerlerin eleştirisinin yanında bu insanların yaşamlarını daha iyi anlamanızı sağlamayı amaçlayan ahlaki sorumluluğu da içerir.

http://www.widerscreen.fi/pictures/2007/2/tyovaenluokkainen_4-2.jpg

Kaurismäki "Tutunamayanlar Üçlemesi" adını verdiği ama daha çok "İşçi Üçlemesi" adıyla bilinen serisine, çöp toplayarak geçinen bir adamla süpermarkette kasiyerlik yapan bir kadının Fin usulü aşkını romantik hayallerden ve günlük hayatın tekdüze gerçeklerinden uzak durarak anlattığı "Shadows in Paradise" (1986) ile başladı. Bu üçlemeyi, Helsinki’nin beton ormanında işsiz ve evsiz kalan bir adamın maceralarını konu alan "Ariel" (1988) ve Andersen’in masalını işçi sınıfına uyarladığı "The Match Factory Girl" (1990) ile tamamladı.

http://glennkenny.premiere.com/photos/uncategorized/2007/10/21/match_factory_girl.jpg

Müziği yaşam biçimini simgelemekle kalmayıp aynı zamanda basmakalıp kurallara karşı bir başkaldırı aracı olarak gören Kaurismäki, dünyanın en kötü Rock grubu olan "Leningrad Cowboys / Leningrad Kovboyları" üzerine de üç filmlik bir seri yapmıştır.

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOiaKl7Pja3Bn8bj3qZVssMXBmWuSwH-He3Oxfz9YqG-B5Tk0SYrUsHbFnwFb_H-qFV61Lxne3lnkrk4bK-IIvPCY5zlITdF4glAfDcDLfJ1lPZ0dGUVdfWgaDS0lfveWEFgt6Hm6aaJc/s400/ariel_still2.jpeg

Son yıllarda tekrar ülkesindeki sorunlara odaklanan yönetmen, Finlandiya’da işsizlik üzerine yeni bir üçlemeye başladı. "Drifting Clouds / Sürüklenen Bulutlar" (1996) ile işsiz kalan ve yaşamlarını onurlu bir şekilde sürdürmeye çalışan bir çiftin öyküsünü anlattı. Bu üçlemenin ikinci filmi olan "Geçmişi Olmayan Adam" (2002), Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü’nü, Hamburg Film Festivali’nde Douglas Sirk Ödülü’nü ve Huesca Film Festivali’nde Luis Bunuel Ödülü’nü kazandı.

http://1.bp.blogspot.com/_JO1dDrbdxmA/RvCLnRdJ91I/AAAAAAAAAHI/wGAK7TNx_BE/s320/leningrad-cowboys-meet-moses_1.jpg


Yönetmenin ödüller açısından bugüne dek en başarılı filmi, Geçmişi Olmayan Adam 'dır. Film 2002'de Cannes Film Festivali'nde Grand Prix ödülünü kazandı ve 2003'te Yabancı Dilde En İyi Film Akademi Ödülü'ne aday oldu. Öte yandan Kaurismäki, savaş halindeki bir ülkeye gitmek istemediğini belirterek galaya katılmayı reddetti. Bir sonraki filmi Alacakaranliktaki Işıklar da Finlandiya'nın aynı dal için adayı oldu. Kaurismäki ödülleri yine boykot etti ve adaylığı ABD Başkanı George W. Bush'un dış politikalarını protesto amacıyla reddetti.

http://www.dvdoutsider.co.uk/dvd/pix/k/ka/kaurismaki/tatjana2.jpg

Kaurismäki'nin ünlü protestolarından biri de, İranlı yönetmen Abbas Kiyarüstemi'nin festivale katılmak için ABD vizesi alamaması üzerine 40. New York Film Festivali'ni boykot etmesidir. Yönetmen bununla ilgili daha sonra şunları söyledi:

http://www.leninimports.com/kaurismaki_hamlet_gallery_2.jpg


Öfkeyle değil (ki bu hiçbir zaman iyi bir sonuç doğurmaz), ama derin bir üzüntüyle, arkadaşım ve dünyanın en barış sever insanlarından biri olan Abbas Kiyarüstemi'nin bir İran vatandaşı olarak kendisine ABD vizesi verilmemesi sebebiyle New York Film Festivali'ne katılmasının engellendiği haberini aldım. Ben de dünyanın en iyilerinden olan bu festivale davet edilmiştim. Bu şartlar altında, ben de katılımımı iptal etmeye zorlanmış oluyorum - şu anki ABD hükümeti bir İranlıyı istemiyorsa, bir Finli'yi hiç istemez. Bizim petrolümüz bile yok. Öte yandan, beni daha çok ilgilendiren şey, Abbas Kiyarüstemi bile bu muameleye maruz bırakılıyorsa, isimsiz mahkumların başına neler gelecek? Cenevre Sözleşmeleri'ni insanlığın son umudu olarak görüyor ve bir Finlandiya vatandaşı olarak ABD hükümetini bunu ihlal etmekle suçluyorum.



http://www.dvdoutsider.co.uk/dvd/pix/k/ka/kaurismaki/lavie1.jpg


http://i224.photobucket.com/albums/dd156/silmienedessa/Nessuduur/varjojaradio.jpg

0 dediki: