Sınıf sorunu basit bir sorun değildir. Bu sorunu anlamakta ücret, kar, artı-değer, sömürü gibi kavramlar bazen çok anlamsız, yetersiz kalır. Güler Zere bunu bir kez daha ve görkemli bir şekilde çok iyi anlatıyor. 37 yıllık ömrünün neredeyse yarısını sınıf mücadelesinde "içeride" geçiren Güler Zere, sınıfa hayat vermek için çıktığı yolda, sınıfı ayakta tutmak için direniyor. Güler direniyor: Çünkü kanser olan Güler değil, sınıfın kendisi. Güler direniyor: Çünkü ölüme mahkum edilen Güler değil, sınıfın kendisi. Güler direniyor: Çünkü cezalandırılan Güler değil, sınıfın kendisi. Güler direniyor: Çünkü umut dolu olan Güler'in kendisi, onu "cezalandıran"lar değil. Güler direniyor: Çünkü ölüme mahkum edilen Güler değil, bu köhne düzeni ölüme mahkum eden Güler. Güler daha ömrünün baharında sınıf mücadelesine katıldığında köhnemiş bir düzeni, ücretli kölelik sistemini red eden görkemli bir başkaldırının ne olduğunu biliyordu. Ne yazık ki Güler'in bildiğini işçi sınıfı ve onun "örgütleri" anlayamadı. Öyle olduğu için de Güler'in mücadelesini anlayamadı: ne dün ne bugün... Bu tarihsel bir olgu olarak hep karşımıza çıksa da, Gülerler hep bu tarihsel olguya inat çoğalacaklar... sınıf mücadelesinin görkemli bayrakları olarak meydanlarda, dağlarda, ovalarda, kentlerde, sokaklarda, fabrikalarda, barikatlarda dalgalanacaklar. Dalgalanmakla kalmayacak, bir pusula olarak yol gösterecekler. Böyle olduğu için de sınıfını bilmek önce Güler Zereler'i anlamaktan geçer. Güler Zereler'i anlamayan, Güler Zereler'e sahip çıkamayanların bir sınıf sorunu yoktur: ister sendika, ister parti, ister vs olsun... Güler Zereler sınıf mücadelesinin buzkıranlarıdır, yol açanlarıdır... Güler Zereler sınıf mücadelesinin tarih sahnesinde unutulmayacak görkemli başkaldırılarıdır. 37 yıllık ömrünün neredeyse yarısını sınıf adına "içeride" geçiren Güler Zereler sınıfın özgürlük tutkusudur; "içeride" özgür olanların dışarıda ücretli kölelik sistemine teslim olmuş olanlara görkemli, coşkulu bir özgürlük çağrısıdır. Güler Zere kısaca budur. Güler Zere devrim çağrısının görkemli bir bayrağı olarak hayata direniyor, işçi sınıfını hayata bağlanmaya çağırıyor. Güler Zere sosyalizme olan bir inancın tutkulu yandaşı olarak hayata direniyor sosyalizm düşünü hayata geçirmeğe çağırıyor. Güler Zere mücadelenin inanmış bir militanı olarak sınıf mücadelesinin yoluna ışık tutuyor, işçi sınıfını devrime çağırıyor. Güler Zere'yi anlamak, sınıfı anlamaktır. Güler Zere'yi anlamak, mücadeleyi anlamaktır. Güler Zere'yi anlamak, inadı, direnişi anlamaktır. Güler Zere'yi anlamak, insan kalabilmeyi anlamaktır. 17 Ağustos 2009 Yüksel AKKAYA |
"Erroristler" Kürtçe Yasağına Karşı Dil Çıkartıyor
Kendilerine "Errorist" diyen bir sanat grubunun İnternet üzerinde başlattığı kampanyaya kısa sürede 200'ü aşkın kişi katıldı. Kürtçe'ye yönelik baskıları protesto etmek için başlatılan eyleme katılmak için dilini çıkartırken çekilmiş bir fotoğrafınız yeterli.
"qwx-dilini çıkart" aksiyonu, ya da kendilerini tanımladıkları şekliyle "Erroristler" (Hata Verenler) özelde q, w ve x harflerinin kullanımına yönelik yasağa, genelde Kürtçe'ye yönelik uygulamalara karşı İnternet üzerinden kampanya başlattılar: Yasağa karşı dilini çıkart!
"Sanatı eşitsizliğe karşı bir eylem aracı olarak kullanıyoruz"
Erroristler, qwx2009.org adresinde süren kampanya için neden dil çıkartma yöntemini seçtiklerini şöyle anlatıyorlar:
"Dil çıkarmak, iktidarın, 'öteki'nde görmeyi beklediği itaatkâr ve güler yüzlü ifadeyi deforme eder. Dil çıkaran surat, kabul gören iletişim kodlarını kırar ve iktidara itaatsizlik gösterir. Ancak bunun da ötesinde, dil çıkarmak, öcüleştirilen ötekinin, kendisine atfedilen imajı önce sahiplenip sonra da tersine çevirerek, içindeki ötekiyi görünür kılmak ve kendini dillendirmek için kullandığı bir araçtır."
Kampanyayı örgütleyenler, "Bu projenin, dik çıkartmanın itaatsizliğe karşılık gelen evrensel anlamını, kendini Türk olarak tanımlamayan ve ana dili Türkçe olmayanların, farklılıklarıyla kabul edilmelerini amaçladığını" belirtiyorlar. Ayrıca, Türkiye'de dilsiz ve isimsiz olarak yaşayanlara, sanatın eşitsizliğe karşı bir eylem ve ifade aracı olarak kullanılabileceğini göstermeyi amaçlıyorlar.
Katılmak için dil çıkartmak yeterli
Eyleme katılmak çok basit. Dilini çıkardığınız bir fotoğrafınızı çekip siteye yüklüyorsunuz. Böylece, sitede de belirtildiği gibi yan yana getirilen fotoğraflarla "tek dil, tek kültür" anlayışına karşı kolektif bir direniş alanı yaratma projesine katkıda bulunuyorsunuz.
Online kampanyaya bugüne kadar 210'u aşkın kişi katıldı. Kampanya için dil çıkartanları görmek için tıklayınız.(BÇ)
varşova’da kurulmuş platige image stüdyoları tarafından tomek baginski yönetiminde yapılmıştır.
savaşı, “basit işler gören devasa makinalarla gerçekleştirilen ama kimsenin izlemeye yanaşmadığı bir gösteri için, askerlerin hayatının komutanlar tarafından hiçe sayılması” olarak özetleyen çok başarılı animasyon.
Dir: Tomek Baginski / Poland / 2005
In an old forgotten military base far from civilization, a group of deranged military officers nurture their insanity.
For more info: http://www.fallen-art.com/
dedas rad uzi şinavo
şeni tolebi gathovdnen
şen rağam dagarçinavo
hei gidi mohevis kalo
ra lamazi rama haro
netavi şeni alersit
vin ginda rom gaaharo
mohevis kalo tinavo
netav rad zihar şinavo
moheve biçi gedzahis
çemtan tzamodi şinavo"
hevili kadın
hevili kadın tina!
annenle neden evde oturuyorsun?
senin yaşıtların evlendi
sen neden evde kaldın?
hey gidi hevili kadın
sen ne güzel bir şeysin
acaba senin sevginle
kimi sevindirmek istiyorsun?
hevili kadın tina
neden evde oturuyorsun?
hevili oğlan seni çağırıyor
benimle gel evime diye
Yönetmen: Tarsem Singh
Senaryo: Dan Gilroy, Nico Soultanakis
Oyuncular: Lee Pace (Roy Walker), Catinca Untaru (Alexandria), Justine Waddell (Nurse Evelyn/Sister Evelyn), Leo Bill (Darwin), Jeetu Verma (Indian), Robin Smith (Luigi)
Türü: Macera, Fantastik, Drama
Yapımcı Firma: Googly Films Production
Yapım Yılı: 2006
Ülkesi: Hindistan, İngiltere, ABD
Süresi: 117 dakika
Sakat bir adam ile küçük bir kızın bir hastanede yaşadıkları olağandışı aşk hikâyesi var. Adam ve kız kendi aralarında, intikam peşindeki beş kahraman hakkında bir masal uydururlar: Maskeli bir kabadayı, Afrikalı kaçak bir köle, Hintli bir mistik, İtalyan bir anarşist ve bir doğabilimci, ıssız bir adaya sürgün edilmişlerdir. Düşüş, akıl almaz sahnelerin rengârenk canlandırma planlarıyla harmanlandığı harika bir film.
Film çok farklı yerlerde çekilmiş. The Fall, yaklaşık 4 yılda, ortalama 25 ülkede:
1:49:48 - [Need Location] in Spain