Ernesto Che Guvara

yollayan tutbenidüşmeden on Kasım 03, 2007

UNUTULMAYANLAR - Ernesto Che Guvara

Bugün antiemperyalist mücadelenin başarıya ulaşması için emperyalizme karşı dövüşen halkların ortak cephesini yaratmak, Che’nin bütün Latin Amerika’da direniş örgütleyerek yapmaya çalıştığı ancak yarım kalan vasiyetini tamamlamak olarak da algılanabilir. O nedenle devrimcilerin öncelikli hedefi ezilenlerin antiemperyalist birliğini sağlamaya çalışmaktır. Emperyalizme karşı direniş çağımızın tek devrimci yoludur. Che bu direnişin simgesidir. Ezilenler açısından tek çözümün birleşerek savaşmak olduğu ortaya çıkmıştır.




Hasta Siempre

Aprendimos a quererte
Desde la historica altura
Donde el sol de tu bravura
Le puso cerco a la muerte

Estribillo:
Aqui se queda la clara
La entraniable transparencia
De tu querida presencia
Comandante Che Guevara

Tu mano glorioso y fuerte
Sobre la historia dispara
Cuando todo Santa Clara
Se despierta para verte

Estribillo

Vienes quemando la brisa
Con soles de primavera
Para plantar la bandera
Con la luz de tu sonrisa

Estribillo

Tu amor revolucionario
Te conduce a nueva empresa
Donde esperan la firmeza
De tu brazo libertario

Estribillo

Seguiremos adelante
Como junto a ti segimos
Y con Fidel te decimos
Hasta Siempre, Comandante

(Carlos Puebla-1965)


Sonsuza Dek

O tarihi günlerden bu yana
Yer etti içimize senin sevgin
Parladığı yerde yiğitlik güneşin
Ölüm bir çelenk kondurdu başına

Nakarat:
O aydınlık durur hala
Yürekleri saran ışıltısıyla
Bağlıdır senin sevgili varlığına
Kumandan Che Guevara

Vuruyorsun tarihin içinden
Şanlı ve güçlü yumruğunla
Bütün Santa Clara düşüp yollara
Seni görmek isterken

Nakarat

Gelirsin bahar güneşiyle
Tutuşturduğun meltemle
Gelirsin bayrağımızı dikmeye
Ve bir ışık gülüşünde

Nakarat

Devrim aşkıyla yanan yüreğin
Götürür yeni bir hedefe seni
Orda bekler hep birileri
Kurtarsın diye güçlü ellerin

Nakarat

Yolundayız hiç durmadan
Birleşmiş seni izliyoruz
Fidel'le birlikte bak söylüyoruz:
Sonsuza dek ey Kumandan!

(Türkçesi: Adnan Özer)

Che’nin yaşamından kesitler

14.7.1928: Che Guevara, Rosario de la Fe’de dünyaya gelir.

1930 Mayıs: Che ilk astım nöbetini geçirir. Nöbet, Ernesto’nun henüz 15 günlükken yakalanmış olduğu zatürrenin kalıntısı olan bir akciğer zafiyetinin belirtisidir.

1935: Eğitim Bakanı, ailesine yazdığı bir yazıyla, yedi yaşına gelmiş olan Ernesto’nun neden okula gitmediğini soruşturur. Ernesto astımı yüzünden okula gidememiştir. Birinci yılda kendisini annesi eğitir. İkinci ve üçüncü sınıflara, düzenli olarak gidebilen Ernesto’ya altıncı sınıfa dek yine kardeşleri ve annesi ders verir. Son öğretim yılında Cordoba’daki Colegio Nacional Dean Funes’e gider, yakasını bir türlü bırakmayan hastalıkla mücadele etmek için futbol ve rugbi oynar.

1937: Babası Altagracia’da, İspanyol Cumhuriyeti’ni desteklemek üzere bir komite kurar.

1943: Gençliği Peronculuğun ateşli günlerine rastlar. Cordoba’da öğrenciler greve giderler. Okul arkadaşının kardeşi, bir gösteri sırasında tutuklanıp Cordoba Emniyet Müdürlüğü’ne götürülür. Ernesto, ağabeyini ziyaret eden arkadaşına eşlik eder.

1945 Mart: Ernesto tıp öğrenimine başlar.

11.4.1953: Nöroloji konusunda verdiği son sınavın ardından alerjiler üzerine yaptığı bir çalışmayla Buenos Aires Tıp Fakültesi’nden doktor ünvanını elde eder.

1953 Temmuz: Bir arkadaşıyla birlikte Latin Amerika yolculuğuna çıkar. Yolculuğunun ilk durağı olan Bolivya’da bir halk ayaklanması reformcu Paz Estenssoro’yu iktidara getirmiştir. Guevara durumu şu sözlerle değerlendirir: “Yerlilere bite karşı DDT verecekler; ama bu, bitin nedenine ilişkin daha özsel sorunu çözmeyecek”

1953 Aralık: Ernesto Guatemala’ya vardığında yanında, Arbenz hükümetinin üyelerinden Juan Angel Nunez’e hitaben yazılmış bir tavsiye mektubu vardır. Bu ilişki sayesinde, bu ülkede, sürgün olarak yaşayan Perulu Hilda Gaedea ile tanışır ve birkaç ay sonra evlenir. Hilda’nın aracılığıyla, Moncada Kışlası saldırısının ardından Guatemala’ya gelmiş olan Kübalı sığınmacılarla bağ kurar.

28.12.1953: “Siete” dergisinin 45. sayısında bazı bilimsel makaleleri yayımlanır.

1954 Şubat: Guatemala Komünist Partisi’ne girer; sendika hekimi olarak çalışır.

20.6.1954: Annesine yazdığı coşku dolu bir mektupta, United Fruit’in savaş açmış olduğu, Albay Arbenz’in demokratik cumhuriyetini bekleyen tehlikelerden söz eder. Paralı askerler, Honduras’dan ülkeye girerler; başkent bombalanır.

4.7.1954: Castillo Armas’ın askeri darbesi, Guatemala’daki durumu tersine çevirmiştir. Kübalı ve Guatemalalı dostlarının, kendisinin de kalmakta olduğu Arjantin Büyükelçiliği’ne sığınmalarına yardımcı olur. Dostları güvenliğe kavuşunca, trenle Meksika’ya gitmeyi planlamaktadır.

1954 Eylül sonu: Meksika’nın başkenti Mexico’dadır.

1955 Mayıs: Bir hastanenin kardiyoloji ve alerji bölümünde çalışmaktadır. 26 Temmuz Hareketi’nden Kübalı sığınmacılarla yeniden ilişki kurar. Raul Castro, birkaç hafta sonra da Fidel Castro Meksika’ya gelir.

1955 Temmuz/Ağustos: Maria Antonia Gonzales de Paloma’nın evinde Che Guevara Fidel Castro ile tanıştırılır. Bütün geceyi, tartışarak geçirirler; sabahleyin Fidel Castro, kendisini Küba’nın kurtuluşu seferine hekim olarak katılmaya ikna eder.

20.7.1955: Annesine yazdığı bir mektupta 16 Haziran tarihli Peron karşıtı darbeden sonra Arjantin’deki durumu tahlil eder. Guevara, Peronculuğun uluslararası tutumunu, nesnel olarak ABD karşıtı biçiminde değerlendirir.

24.9.1955: Annesine yazdığı ve Peron’un devrilişinin Latin Amerika üzerindeki etkilerinden söz ettiği bir mektupta, Hilda Gadea ile evlendiğini ve bir çocuk beklediklerini de haber verir.

1956 Ocak: Annesine, çocuğun Şubat’ın son haftasında dünyaya geleceğini, Mart’tan sonra da hayatı konusunda karar vereceğini yazar.

1956 Şubat: Mexico yakınlarındaki Los Gamitos poligonunda atış talimlerine başlar.

1956 İlkbaharı: Atış talimleri Chalco kentinin yakınındaki Santa Rosa Çiftliği’nde sürer. Yönetici İspanyol Cumhuriyeti ordusunun eski generallerinden Alberto Bayo’dur.

1956 Mart: Annesine yazdığı mektupta kızı Hildita’nın doğumunu haber verir.

20.6.1956: Fidel Castro ve daha bir dizi Kübalı devrimciyle birlikte tutuklanır.

10.7.1956: Ailesinin hapishaneden aldığı bir mektupta Ernesto, hekimliği bırakıp Kübalı devrimcilere katıldığını açıklar.

31.7.1956: Bir hafta önce salıverilen Fidel Castro’dan sonra Guevara da serbest bırakılır.

24.11.1956: “Granma”ya binmeden az önce annesine yazar.

24/25.11.1956: Gecenin ikisinde, ışıkları söndürülmüş “Granma”, Tuxpan’dan denize açılır. Hava son derece kötüdür; gemide tam 82 insan, silahlar ve erzak bulunmaktadır. Bu 82 kişiden 20’si, Moncada Kışlası baskınına katılmıştır; dördü Kübalı değildir; Arjantinli hekim Che Guevara, İtalyan Gino Dore, Meksikalı Guillen ve Dominikli pilot Ramon Meyas.

2.12.1956: Gün doğarken gemi Los Colorados kumsalında karaya oturur. Gemidekiler, kendilerini kıyıya atıp sık bitki örtüsü içinde, kendilerine makinalı tüfeklerle ateş açan savaş uçaklarından korunmaya çalışırlar. “Granma”nın varışı gözlenmiştir. Che, sonraları bu sahneyi: “Karaya çıkmadık, karaya oturduk” diye betimleyecektir.

5.12.1956: Yola çıktıktan on gün sonra bir gece yürüyüşünün ardından şafak vakti Algeria del Pio’ya ulaşırlar. Burada sabah saat 4.00’te saldırıya uğrayarak, ağır kayıplar verirler. Che de yaralanır.

17.1.1957: Sabah saat 2.40’ta Fidel Castro’nun yönetimindeki 22 kişi, La Plata’daki deniz kuvvetleri kışlasına saldırır. Bu ilk zaferleridir.

1957 Haziran: Ernesto Guevara’nın komutasındaki “Cuarta Columna” (Dördüncü Kol), El Hombrito dolayındaki Sierra Maestra Centrale’de savaşmaktadır.

10.9.1957: Pino del Agua’daki savaşı kazanırlar.

6.12.1957: Alto de Conrado çevresindeki savaşta topuğundan yaralanır.

24.2.1958: Sierra’da “Radio Rebelde” vericisi, Guevara’nın yönetimi altında yayımlarına başlar. Bu girişim, bir yıl önce kurulan ve yöneticiliğini yine Che’nin yaptığı aylık “El Cubano Libre” dergisinin yayımlanışını izlemektedir.

1958 Ağustos: Castro genel karargahını Le Plata’da kurar. Guevara, 8. “Ciro Redondo” Kolunun komutanlığına getirilir; kendisine verilen stratejik görev, adayı ortasından ikiye bölmektir. 148 erkek ve kadından oluşan 8. Kolun elinde 6 makinalı tüfek, çok sayıda tüfek, bir de bazuka bulunmaktadır.

16.12.1958: Rio Falcon üzerindeki köprüyü havaya uçuran Che, böylece Las Villas ilinin merkezi Santa Clara’ya ana yolu keserek ili tecrit eder. Che’nin Kolu değişik yerlerde Batista birliklerine saldırır; o arada Fomento’da 100 tüfeği ganimet olarak ele geçirir.

21.12.1958: Cabaiguan ve Guayos kentlerine eş zamanlı ve başarılı saldırılar.

30.12.1958: Comandante Che Guevara, Santa Clara’da Batista’ya karşı verilen meydan savaşını kazanarak diktatörü kaçmaya zorlar. Çatışmalar sırasında Ernesto sol kolundan yara alır.

2.1.1959: Che ile Cienfuegos La Habana’ya girerken Fidel, Santiago de Cuba’ya ulaşır.

2.6.1959: Yeni Devlet Konseyi Che’yi Küba yurttaşlığına kabul eder.

2.6.1959: Escambray dağlarındaki bütün savaşlarda yanında yer almış olan Aleida March ile evlenir. Ondan üç çocuğu olur.

13.6.1959: Küba elçisi olarak, Afrika ve Asya’nın çeşitli ülkeleriyle iktisadi ilişkiler kurmak üzere çıktığı gezide Mısır, Japonya, Seylan, Pakistan, Sudan, Fas ve Yugoslavya’ya uğrar.

1959 Ekim: Yurda dönüşünde Tarımın Sanayileştirilmesi Dairesi’nin (INRA) müdürlüğüne atanır.

1959 Kasım: Merkez Bankası Başkanlığı’na getirilir.

23.2.1961: Sanayi Bakanlığı’na atanır. O günlerde şöyle yazar: “Komünizm yeni bir insanın yaratılmasına yol açmazsa en ufak bir anlamı olmaz.”

1961 Ağustos: Paraguay’ın Punta del Este kentinde düzenlenen birinci Amerikalararası Ekonomik ve Sosyal Konferansı’nda (CIES) Küba heyetinin başında yer alır. Konuşmasında paralı askerlerin Nisan ayında Domuzlar Körfezi’ne yapmış oldukları çıkarmayla alay eder. Esirlere karşılık traktör ister ve kıta devrimi fikrini geliştirir.

9.12.1964: New York’ta Birleşmiş Milletler genel kurulunda konuşur. “Gerekli gördüğüm anda bu Latin Amerika ülkelerinin birisinin özgürlüğü için, karşılığında kimseden hiçbir şey talep etmeden tereddütsüzce hayatımı veririm...”

24.12.1965: Cezayir’de Afrika-Asya Dayanışma Örgütü’nün İkinci İktisat seminerine katılır. Konuşmasında, iktisadi anlaşmaları kötüye kullanmakla suçladığı SSCB’yi eleştirir.

1965 Mart: Kamu hayatından çekilir; askeri danışman olarak Afrika’ya gider.

3.10.1965: Fidel Castro Che’nin veda mektubunu kamuoyuna açıklar: “...Bu dünyanın başka ülkelerinin benim sınırlı gücümün desteğine ihtiyaçları var. Küba’daki hükümet sorumluluğunun sana yaptırmadığı işi ben yapabilirim.”

3.11.1966: Guevara, Adolfo Mena Gonzales sahte adıyla Bolivya’ya gider. Kavga adı Ramon’dur.

6.11.1966: Bolivya’da Nancahuazu’daki gerilla üssüne ulaşır.

23.3.1967: Bolivya birlikleriyle ilk silahlı çatışma.

17.4.1967: La Habana’da düzenlenen Tricontinentale toplantısında Osnamy Cienfuegos Che’nin veda mesajını okur.

29.9.1967: Amerikan haber ajansı AP, askeri kaynaklara dayanarak Bolivya ordusunun 1500 kişiyle Che’nin peşine düştüğünü bildirir.

8.10.1967: Che’nin grubu, yüzlerce asker tarafından El Yuro vadisinde kuşatılır. Bacaklarından yaralanan Che tutsak alınır. Higueras’taki okul binasına götürülüp sorgulanır. Sorulara cevap vermez. Yaraları tedavi edilmez.

9.10.1967: Che saat 13.10’da makinalı tüfek ateşiyle kurşuna dizilir. Fail Astsubay Mario Teran’dır ve Bolivya Devlet Başkanı Rene Barientos’un doğrudan emriyle hareket etmiştir. Comandante Ernesto Che Guevara’nın cesedi, bir av ganimetiymişçesine teşhir edilir. Bolivyalı bir subay, kalbinden aldığı öldürücü makinalı tüfek yarasını gösterir. Che, korkutucu propaganda etkisi yaratmak amacıyla, bütün geleneklere aykırı olarak, gözleri kapatılmadan gömülür.

18.10.1967: Fidel Castro, Küba televizyonundan Che Guevara’nın ölümünü yeniden açıklar.


Che’nin çocuklarına veda mektubu

Sevgili Hildacık, Aleidacık, Camilo, Celia ve Ernesto

Eğer bu mektubu okumanız gerekirse bu, sizlerin arasında olmadığımdan olacaktır. Beni zar zor hatırlayacaksınız, en küçükleriniz ise hiç hatırlamayacaktır. Babanız düşündüğü gibi hareket eden bir adamdı ve kesinlikle inançlarına bağlıydı.

İyi bir devrimci olarak yetişin. Doğaya egemen olmayı olanak kılan tekniğe egemen olmak için çok çalışın. Devrimin önemli olduğunu ve bizlerin yalnız başımıza hiçbir değerimizin olmadığı hatırda tutun. Herşeyden önce de dünyanın herhangi bir yerinde hehangi bir kişiye karşı yapılan herhangi bir haksızlığı daima yüreğinizin en derin yerinde hissedebilin. Bu, bir devrimcinin en güzel niteliğidir. Sizi ufaklıklar, hep görmeyi umuyor ve kocaman kucaklıyorum.

Babanız



Che’nin Fidel’e veda mektubu

Fidel,

Dünyanın başka ülkeleri benim mütevazi çabalarımın yardımını istiyor. Ben senin Küba’ya olan sorumluluğunun sana imkan vermediği şeyi yapabilirim. Ayrılmamızın zamanı geldi.

Bunu acı ve sevincin karışımıyla yaptığım bilinsin; burada benim kurucu umutlarımın en safını ve sevdiklerim arasında en sevgili olanı bırakıyorum ve beni evladı gibi kabul eden bir halkı bırakıyorum. Bu, benim ruhumdan bir parça koparmaktır. Yeni savaş alanlarında bana vermiş olduğun inancı, halkımın devrimci ruhunu, görevlerin en kutsalı olan nerde olursa olsun emperyalizme karşı mücadele etme görevini yerine getirme duygusunu taşıyacağım.

Başka gökler altında son saatim geldiğinde benim son düşüncem bu halk ve özellikle sen olacaksın. Öğrettiklerin için ve eylemlerimin en son sonuçlarına dek sadık olmaya çalışacağım, örneğin için sana teşekkür ettiğimi, Devrimimizin dış politikası ile her zaman özdeşleştiğimi ve buna devam edeceğimi, sonumun geldiği herhangi bir yerde Kübalı devrimci olmanın sorumluluğunu duyacağımı ve öyle davranacağımı, çocuklarıma ve karıma maddi hiçbir şey bırakmadığımı ve bundan üzüntü duymadığımı, aksine sevindiğimi, onlar için hiçbir şey istemediğimi çünkü devletin onlara yaşama ve eğitim görmeleri için gereken her şeyi vereceğini biliyorum.

Her zaman zafere kadar!

Ya vatan ya ölüm!



Che’nin Ailesine Veda Mektubu

Sevgili Canlar,

Bir kez daha bacaklarımın arasında Rocinante’nin kemikleri fırlamış sağrılarını hissetmeye başladım. Yine elde kalkan, yollara düşüyorum.

Yaklaşık on yıl kadar önce, size yine böyle bir veda mektubu yazmıştım. Hatırladığımca, daha iyi bir asker, daha iyi bir doktor olamamaktan yakınmıştım. Artık doktorlukla ilgilenmiyorum, ama öyle kötü bir asker değilim artık.

Çok daha bilinçli olmanın dışında, hiçbir şey değişmedi özünde; Marksizm anlayışım derinleşti ve netleşti. Özgürlük adına savaşanlar için tek çözüm yolunun silahlı mücadele olduğuna inanıyorum ve bu inanca uygun olarak davranıyorum.

Çokları bana maceracı diyecek, evet öyleyim -ama farklı bir türden- inançlarını doğrulamak için postunu tehlikeye atan türden...

Belki de bu benim son mektubum olacak.

Ölmeye niyetim yok ama, mantıklı ihtimaller arasında bu da var.

Öyle olursa, son kez kucaklarım sizleri.

Sizleri çok sevdim, yalnız bu sevgiyi nasıl ifade edeceğimi bilemedim; aşırı bir katılıkla kendi yöntemlerime bağlı kaldım, ve bazı kereler beni anlayamadığınızı sanıyorum. Beni anlamak kolay değildi, ama salt bugünlük olsun bana inanın.

Bir sanatçının dikkatiyle eksiklerini giderdiğim iradem taşıyacak artık sallanan bacaklarımı ve tükenmiş ciğerlerimi. Bunu yapacağım.

Arada bir düşünün yirminci yüzyılın şu fedaisini. Celia’yı, Roberto’yu, Juan Martin’i, Pototin’i, Beatriz’i, herkesi öperim.

Ve isyankâr, başıboş oğlunuz sizleri kucaklar.

Ernesto



Che Guevara'nın
Çeşitli Görüntü Kayıtları

Birleşmiş Milletler Konuşması
(0:16, ~4 MB)

Bolivya Görüntüleri
(0:06, ~3 MB)

Fabrikada Çalışırken
(0:28, ~0.8 MB)

Che Guevara'nın Cesedi
(0:14, ~2 MB)

Çocukluk Görüntüleri
(0:18, ~1 MB)

Domuzlar Körfezi Hakkında Konuşma
(0:32, ~7 MB)

Domuzlar Körfezi Hakkında Konuşma (2)
(0:17, ~0.5 MB)

Emperyalizm Hakkında
(1:20, ~2 MB)

Fidel Castro Hakkında
(0:22, ~0.6 MB)

Havan Kullanırken
(0:05, ~1.6 MB)

Devrimin İlk Günü Havana'ya Giriş Görüntüleri
(0:53, ~1.5 MB)

Lumumba Hakkında
(0:12, ~3 MB)

Che'nin Gizli Mezarı Bulunuyor
(0:10, ~2.5 MB)

Bir Miting Konuşması
(0:31, ~4 MB)

Satranç Oynarken
(0:05, ~1.5 MB)

Şeker Kamışı Tarlasında Çalışırken
(0:18, ~4 MB)

Şiir Okurken
(1:00, ~1.6 MB)

Tüm Dosyalar:
(26.7 MB, 17 dosya)



CHE'NİN ŞİİRLERİ

Fidel’e Şarkı

Haydi gidelim,
ateşli peygamberi şafağın
rüzgara bakan gizli patikalardan
o âşık olduğun yeşil vatanı kurtarmaya.

Haydi gidelim,
savaşmaya bütün hatalarla
alnımızda isyan yıldızlarıyla
zafere ya da ölüme ant içerek.

İlk silah duyulduğunda ve toprak uyandığında
uykudan sıçrayan bir kız gibi
orada yanınızda olacağız, sessiz savaşçılar
orada olacağız.

Saçıldığında sesin dört bir yana
toprak reformu, adalet, ekmek ve özgürlük
orada olacağız haykırmak için senin sözlerini
orada olacağız.

Yaraladığı gün, bizim kurtuluş emelimiz
vahşi canavarı kendi yuvasında
orada olacağız gururlu yüreklerimizle
orada olacağız.

Sanma ki bizi korkudan titretebilirler,
hediye ve süslerle kuşanarak.
istediğimiz bir tüfek, mermiler ve bir fişek
başka bir şey değil.

Ve eğer engellerse bizi silahları,
gözyaşlarını istediğimiz gibi yalnızca Kübalıların
Tarihin akıntısıyla sürüklenen gerillalar için örtüler isteriz
Başka bir şey değil


Tomas’la Vedalaşma

Sanadır, abluka altında arkadaşım.

Işıklı sularına ak dağların
batık bir gemi düşünün seni bağlı tuttuğu yere
yol alır ayrılık şarkım.

Gözlerimi açtım bugün
Kanatlanma isteği ile yelkenlerimde
haberleşme mumları tutuyorum
aldırışsız pusulanın gösterdiği
zaman limanına yol alırken gemi.

Rüzgâra bırakıyorum dilimi
sözcüklerini sıkı tutmak,
yeni acılarını azaltmak için
yaşadığın şaşkınlıkları bölüşmeye.

Yastığını yeşerten
bahar da yitip gitti.
Gidişimi söylemiyorum
gitmeyen gemin için diyorum.

Anlıyorum seni Kanadı kırık kırlangıç,
Kastilya çeşmesine
götürmek isterdim
direnebileceğin güçle giydirmek.

Sorunları çözmeye çabalayan bir doktor olsam bile
onları değiştiremiyor, ancak anlayabiliyorum.
Ama gizemli bir çözümüm var.
Bolivya’da bir madende,
Şili’de, Peru ve Meksika’da
veya yıkılmış Sonora İmparatorluğu’nda,
Afrika Brezilya’sının siyahi bir limanında veya
her yerde bir kelime
öğrendiğimi sanıyorum belki de.

Buna çok kolay çare,
ilgilenme çevresiyle saldır tepeye.
Genç ellerlinle tut yaşlı kayayı
günden güne ufak dalgalar şeklinde
Yasla nabzını kıpırdanan kızıl mercana.

Bir gün, hatıram ufuğun ötesinde
bir yelkenli olsam da
ve anıların hafızamda demirleyen
bir gemi olsa da.

Neşeyle geleceğe yol alan
ufuktaki kızıl yoldaşlara baktığımda
heyecanla haykırmaya başlayacak kuşluk vakti.
O dehşetengiz ve beyaz serinkanlı kötüler
Şaşkın bir gece gibi arkası ardın dönecekler.

İşte o an, dört duvarın arasında
yorgun şair,
şarkıcısı olacaksın kainatın
ve sen kara bahtlı, ince ruhlu, dertli şair
güçlü şairi olacaksın halkın.


Veda Şarkısı

1.
Veda şarkımı bırakıyorum sana
kayalıklarda kalmış yelkenli

2.
Kayalar dünyasında değişken köklerimin altında
tohumlanan ölüm kanımda uzaklarda…
Issızlık, duvarlarda açan özlem çiçeği
ıssızlık, yeryüzünde kendimi vermiş faniliğim

3.
Heybemde yüreğinin tadını
omuzlamak istemiştim,
havada çizilmiş kesin eğrilerde kaldı,
yalanlar gibi yiğitliğini umudumun.

Bir gezgin yalnızlığıyla gidiyorum
uzun yollar gibi anılarından.
Havadaki kesin eğrilerle bana döndü
kaderine bir işaret koyan pusula.

Bütün işlerim bittiğinde,
bakışlarında canlanmaya gelirim.
Geleceğimi kaderine yol yaparak
gülümseyen bir parça olmak için.

Birbirine eklenen zincir halkalarına benzer
anılarından elvedalarla gidişim
uzun yollar gibi zamanın akışında.

4.
Dimdik düşmüşken yola,
yorulmuş bir anı gibi geçmişi olmadan izlemekten beni,
ve unutulmuş yol köşesinde bir ağaçta.

İçimde o gezginin acısıyla devam edeceğim yola
yol kenarındaki taşlarda parçalanıp ölünceye dek
gülümseyerek gideceğim anılarından uzaklara.

Matadorun pelerinindeki büyülü güç
bana dönüp bakmaktaydı.
alıkoydu beni çıkarlarım için kaygı duymaktan
ve çizgim kaybettikçe, eğri halini aldı.

Beni isteksizce davet etmeni
görmemek için bakamıyordum sana
mutluluğumun pembeye boyalı matadoru.

alacakaranlıkta bir çana benzer
dümdüz yayılan çayırım (kıtam)
tatlı ve silinmez
sevecen elleriyle deniz seslenirken bana

5.
Kara bir mikroskopu gösteren bilim,
bir sicil memuresi karşısındaki kuruntulu bir doktoru andırır
Sanat… diye ortaya çıkan her şey
bir Leica’nın verimsiz mekaniğidir.
Acılar ve kaygılarla içinde bir yerli (ve tabii özlemle
yitenin dönüşüne arzu duyan gönlünde),
coca, alkol ve açlığın ahmakça gülümsemesi.

Ü ç kuruşa satılan cinsellik
-Amerika’da kelepir-
boş çarşaflarda önemsenmez bir anı
bıraktın beni Guetamala
bağrımda derin bir yarayla
ve kahreden bir hıçkırığın gizemli duygusudur
emmek ya da emzirmek için acılarını
bir kadını bulmak
uyanan insanların çığlığıdır
kederleri tek tek birleştiren o bağ.

6.
İşte bugün titreyen ellerimle
prizmamı meçhul bir kayıta koyuyorum .

Ağacın olgunluğuna zarar vermeden
toplanmış meyvenin garip tadıyla.
Çağırışını anlayamıyorum bazen
yaşlı, tuhaf kanatlanmış kulemden,
amma günler var kimi cinselliğin uyandığını duyuyor
bir öpücük kadar dinlenmeye gidiyorum kadınıma
böylece beni dost diye çağırmayanın
hiçbir zaman ruhunu öpemeyeceğimi anlıyorum.

Biliyorum ki ak pak değerlerin kokusudur
beynimi verimli kanatlarla dolduracak

Hayata geçmesi imkansız
fikirler taşımak gibi zevkleri bırakmalıyım, biliyorum.

Biliyorum ki ölesiye savaşacağımız gün
halk çocukları omuz verecek bana
halkın uğruna savaştığı amacın zaferini
eğer göremezsem
bu fikri en uzak geleceğe taşımak için
verdiğim mücadeledendir
eski kabuğun tüylerini yolarken
doğan umut kadar kesin biliyorum bunları.


Öleceksin Yaşlı Maria

Öleceksin yaşlı Maria
doğruları söylemem lazım sana,
acılarla dizili bir tespih gibi hayatın
bir seveni, sağlığı yada parası olmayan
yalnız açlık olan paylaşılacak
beklentilerini konuşacaktım seninle
üç ayrı beklentini
kızının durumunu bile bilmeden.

Bir çocuğunkine benzeyen erkek ellerini
avuçlarına koy, sarı sabunla cilalanmış olan avuçlarına
uysal doktor ellerimin sıkılganlığında ov
saf parmaklarının sert nasırlarını.

Proleter büyükanneni dinlerken,
inan gelen adama,
hiçbir zaman göremeyeceğin geleceğe
ya da ömrün boyunca
boş yere dua ettiğin amansız tanrıya
ölümden talep etme merhametli olmasını
karanlık iltifatların boylanması için
gökler sağır ve karanlıklar sunar sana

her fırsatı sunacağım sana
alacağın Kızıl intikam için
sahiplendiğimiz ideallerin sonsuz doğruluğu
torunlarınca yaşanacak
huzurla öl yaşlı savaşçı.

Öleceksin yaşlı Maria
sana yapılan otuz kefen tasarımı
gülümseyecek seni yolcu ederken
gideceğin zaman uzaklara.

Öleceksin yaşlı Maria
suskun kalacak odanın duvarları
astımla kolkola gelince gelince ölüm
ve boğazına dizilince sevdaları.

Bronzdan yapılan şu üç şefkat
(tek kaynak geceni aydınlatan)
açlığa bürünmüş üç torun
yığılı parmaklarının arasında
her zaman sıcak bir gülümseme buldukları yerde
hepsi bu kadar yaşlı Maria.

Doğruları söylemem lazım sana,
acılarla dizili bir tespih gibi hayatın
bir seveni, sıhhati yada parası olmayan
yalnız açlık olan paylaşılacak
mutsuzdu hayatın yaşlı Maria.

Daimi istirahatın fermanını gelip
buladığında göz bebeklerini acıyla
sonsuz kölelikteki ellerin
son saf okşayışı kavradığı vakit
onları düşünüp… ağlayacaksın.

Yaşlı zavallı Maria
-hayır sakın yapma!
ömrün boyunca o uyuşuk tanrıya yalvarma
bağlama umutlarını ona
ya da ölürken merhamet dileme
hayatın vahşi bir açlıkğa bünümüştü
sonunda astımla örtündü.

Ama sana haykırmak isterim
alçak fakat cesur sesiyle umutlarımın
kızıl ve kudretli olanıyla intikamların
ideallerimin doğruluğuyla
yemin ederim sana.

Bir çocuğunkine benzeyen erkek ellerini
avuçlarına koy, sarı sabunla cilalanmış olan avuçlarına
uysal doktor ellerimin sıkılganlığında ov
saf parmaklarının sert nasırlarını.

Huzur içinde yat yaşlı Maria
huzur içinde yat yaşlı savaşçı
torunların yaşayacak safağı
YEMİN EDERİM Kİ…

0 dediki: