hep bir ağızdan türkü söylemek

yollayan tutbenidüşmeden on Eylül 24, 2007

hep bir ağızdan türkü söylemek

Umut İleri

Dışarı baktı!
Etraf bembeyaz karla bezenmişti.
Biraz önce yakıtlarının tükenmekte olduğunu bildirmişlerdi.
Bu soğuk demekti, bu karanlık demekti, bu açlık demekti!
Ne tuhaftı!
Yirmi birinci yüzyılı yaşıyorlardı ama hala açlık, hala karanlık, hala soğuk korkutuyordu onları.


Düşündü bir an!
Kapitalizmin insanlığın gelişimine olan katkısını ve bunu savunanları!
Acaba burada olsalardı, soğuğu iliklerinde hissetselerdi, açlığı duysalardı, yine de savunurlar mıydı?
Afrika'daki çocukları anımsadı.
Her gün açlıktan ölen çocukları.
Onların kara gözlerindeki, direnişi, isyanı ve öfkeyi.

Yakıt tükenmişti, karanlıktaydılar artık.
Kalan son erzakları da pay etti ve topladı tüm işçileri.
Vakit gece yarısıydı!
Sabah mutlaka buradan ayrılmak zorunda olduklarını anlattı.
Bir ateş yakmalarını istedi onlardan ve ateşin çevresinde toplanmayı.
Bir an gözlerini kapattı, içi geçti!

Bembeyaz karların üzerindeydi.
Çevresi serçelerle sarılıydı.
Ortada yanan büyük bir ateş vardı.
Ne yazık ki sönmeye yüz tutmuştu.
Yeniden kuvvetlendirmek gerekti ateşi, yeniden körüklemek.
Ama nasıl yapacaklardı bunu?
Ne yapsalar fayda etmiyordu ve ateş gittikçe zayıflıyordu.
Uzaklardan bir bulut kümesi göründü.
Hızla kendilerine yaklaşıyordu.
Bir zaman sonra bunun bulut olmadığını anladılar.
Gelenler onun isyankar serçeleriydi.
Kanatlarında Prometheus'un ateşini taşıyorlardı.
Yanlarına geldiler ve hepsinin yüreğini, Prometheus'un ateşi ile tutuşturdular.
Bir anda ortadaki ateş alevlendi.
Ve hep beraber havalandılar, başka serçelerin yüreklerini tutuşturmak için.

Gözlerini açtı!
İçinde bir yangın vardı, içi alev alev yanıyordu.
Sanki rüyasındaki serçeler, yüreğini tutuşturmuşlardı.
Yanan alevin başına geldi, tek tek hepsine, umut dolu yüreğiyle, sevgiyle baktı.
Onların da yürekleri tutuşmuştu.
Ağzından, yavaş yavaş sözcükler dökülmeye başladı.

"Hep bir ağızdan türkü söyleyip,
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber,
hep beraber sürebilmek toprağı,
ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,
yarin yanağından gayri, her şeyde
her şeyde, hep beraber diyebilmek."

Gözleri doldu; akan yaşlar, böyle bir ozana sahip olabilmenin mutluluğuydu.
Var mıydı, tanrıların böyle bir ozanı.
Biliyordu ki, böyle bir ozana sahip olanlar asla yenilmezler.
Ve yenilmeyeceklerine olan inancı bir kat daha arttı.
Bu inancı aktarmanın bir yolu da türkü söylemekti.
Ve başladılar HEP BİR AĞIZDAN TÜRKÜ SÖYLEMEYE!
Daha yapacak çok şeyleri vardı!

0 dediki: