tarla kuşu ve özgürlük savaşçısı

yollayan tutbenidüşmeden on Ağustos 02, 2007

Bobby Sands
Bir zamanlar büyükbabam özgürlük ve mutluluğun en büyük sembolü olan tarlakuşunu hapsetmenin en büyük gaddarlık olduğunu söylemişti. Tarlakuşunun ruhunu, en sevdiği arkadaşını küçük bir kafese hapseden bir adamın öyküsünü anlatarak ifade ederdi.
Bir zamanlar büyükbabam özgürlük ve mutluluğun en büyük sembolü olan tarlakuşunu hapsetmenin en büyük gaddarlık olduğunu söylemişti. Tarlakuşunun ruhunu, en sevdiği arkadaşını küçük bir kafese hapseden bir adamın öyküsünü anlatarak ifade ederdi.
Özgürlüğünü kaybetmenin acısını çeken tarlakuşu bir daha ne yüreğindeki şarkılarını söyledi ne de mutlu olabildi. Büyükbabamın anlattığına göre, kendini kötülüğe adayan bu adam, tarlakuşunun kendi istediklerini yerine getirmesini istiyordu: şarkı söylemesini, isteklerini yerine getirmesini ve onu memnun edecek şekilde davranmasını. Tarlakuşu bunları reddettikçe, adam sinirlendi ve hırçınlaştı. Şarkı söylemesi için tarlakuşuna baskı yaptı, ancak bir sonuç alamadı. Kafesi siyah bir
örtüyle kapattı. Kuşu güneş ışığından mahrum bıraktı. Onu aç bırakarak kirli kafesin içinde çürümeye terk etti, fakat kuş istediğini yine reddetti. Adam onu öldürdü. Büyükbabamın dediği gibi, tarlakuşu özgürlük ve direnişin anlamıydı. Özgür olmak için can atmıştı ve bu isteğini tutsaklık ve işkenceyle değiştirmek isteyen zorbaya boyun eğmeden ölmüştü.
Tarlakuşuyla ortak bazı şeyler hissediyorum. Ben politik bir tutsağım, bir özgürlük savaşçısı. Tıpkı tarlakuşu gibi ben de sadece içeride değil, dışarıda, esir alınan ülkemde de özgürlüğüm için savaştım. Ben de işkence gördüm ve hapsedildim ve tarlakuşu gibi ben de demir kafesten dışarıyı gördüm.
Şu an H-Blok’tayım, bana baskı ve işkence yapan, beni hapseden, insanlıktan çıkartmak isteyenlere boyun eğmeyi ve değişmeyi reddediyorum. Tarlakuşu gibi ben de değişmiyorum. Bana zulmedenlerin değiştirmek istedikleri, politik görüşlerim ve prensiplerimdir. Onlar benim bedenimi zaptettiler ve değerlerime saldırdılar. Eğer sıradan bir tutsak olsaydım, benimle bu kadar uğraşmayacaklar, isteklerine uyacağımı bilerek davranacaklardı.
İki yıllık ceza indiriminden de yararlanamadım. Umursamıyorum. Elbiselerim çıkarıldı ve aç bırakıldım, dövüldüm, işkence gördüm ve tıpkı bir tarlakuşu gibi ölüm endişesiyle yüzleştiğim kirli, boş bir hücreye kilitlendim. Aynı küçük arkadaşım gibi en vahşi yöntemlerin yatıştıramayacağı özgürlük ruhuna sahibim. Tabii ki öldürülebilirim, fakat hayatta kaldığım sürece, ben benim, bir savaş mahkumuyum ve bunu kimse değiştiremez.
NOT: Kuzey İrlanda’da Long Lesb Cezaevi H-Blok’ta bulunan Bobby Sands’ın yazı yazacak gereçleri
yoktu. Yukarıdaki öykü bir tuvalet kağıdına yazılarak dışarı gizlice çıkarıldı. 1981’in 1 Mart’ında açlık grevine başlayan Sands, 66. günde öldü. Cezaevindeki cumhuriyetçi mahkumlara 1976’dan beri yöneltilen insanlık dışı uygulamaların kaldırılmasını istiyordu.

0 dediki: